4 Temmuz 2009 Cumartesi

goodbye radom

bu şehri terketmeme 1 gün kaldı. pazartesi günü son kez terkediyorum radom'u. pek sevemedim bu şehri. açıkçası seveni de pek görmedim. sıkıcı bir şehir burası, sıradan bir polonya şehri, küçük olanlarından. sevdiğim ve mutlu olduğum anları oldu elbet. güzel insanlarla tanıştım, bunu söylemeye bile gerek duymuyorum artık. ve birçok şey öğrendim; insanlar hakkında, şehirler hakkında, türkler hakkında, birçok şey hakkında.. bu blogun son yazısı olacak bu sanırım. daha doğrusu son fotoğraflarını yükleyeceğim polonya'nın, radom'un. (belki dönüşte birkaç seri daha devam ederim.) aşağıda göreceğiniz fotoğraflar parti fotoğraflarımızdır. radom'u bu şekilde hatırlamak istiyorum.. votka.. votka.. votka!! =)

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

19 Haziran 2009 Cuma

piotrowka/medieval

aşağıdaki fotoğraflar radom'daki ilk yerleşimin kurulduğu tepede gerçekleşen festivalde çekilmiştir. 11-12. yüzyılda adamlar bu tepeye yerleşmişler. hatta radom'un ilk kilisesi de yakınlarında. daha sonra yeraltında çok su olduğu için şehirleşme başka kısımlara kaymış. buradaki festivalde polonyalı, belaruslu, letonyalı ve macar göstericileri görüyoruz. ayrıca şehirle ilgili stk'larda çalışanlar da güzel güzel giyinip ortalıkta dolaşıyorlardı. ben de ortaçağda yaşamak istiyorum, erken dönemlerinde. çok sade ve basitti saldıran başka kabileler olmayınca.. =)

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15

6 Haziran 2009 Cumartesi

dialogue of cultures / kültürlerin diyalogu

birkaç hafta önce 'kültürlerin diyalogu' dedikleri bir tür festival vardı okulumda. bir haftasonunu bizim 23 nisan benzeri bir festivale ayırmışlardı. takdir ettiğim şuydu ki yalnızca polonya'ya ait kültürel ögeler değil, mümkün olduğunca yabancı kültürlerden de bahsediliyordu. hani bizde böyle kültür günlerinde genelde halk oyunları oynarlar ya - kültürümüzü korumazsak bizi siler bunlar diyerekten- bunlar da dünya kültürlerini anlattılar. çeşitli konferanslar oldu ama lehçe olduğu için takip edemedik. katılım da çok iyiydi. öğrencilerin çalışmasıyla ve katılımıyla keyifli iki gün yaşandı. arada biz de türk yemeği yemiş olduk. =)

türk köşesinde (şark köşesi aslında) leh arkadaşlarımızla çekildiğimiz bu fotoğraf toplu fotoğraf niteliği taşımaktadır..

1

2

3

burada halayı gösteriyor arkadaşlar. halayın başındaki çirkin polak kadın hiçbir işe yaramayan ve ingilizce konuşamayan kordinatörümüz. bu kadın sinirlerimi bozuyor. ne zaman görsem tırnaklarımı çıkartıyorum kaplan gibi. hakaretlerimi içimden ediyorum ama 'o' ile başlayan küfrü etmeden es geçmiyorum hiç.. =)

4

bunlar hint yemekleri. türk yemeklerine baharatlı demeden önce tadına bakılması gerekiyor. =) hindistan büyükelçisi ya da konsolosu konferansa gelmişti de. o yüzden bunca tantana.. =)

5


şimdi ikinci güne geçiyoruz. merkezdeki ana caddede sahne kurulmuştu. çeşitli ülke danslarıyla gösteriler sunuldu. sonrasında izleyicilerin de katılımıyla hepberaber danslar öğrenildi. aşağıda hint ve irlanda danslarından kareler görüyoruz. bir de irlanda dansı etmeye çalıştım. irlanda'ya gitmek istiyorum. hopbada hopbada dans ediyorlar. çok eğlenceli. zıpla, zıpla, el çırp! =)

6

7

8

9

bu fotoğraf da ızgara yapılan köşe. barbekü değil, ızgara. türk usulüydü; tavuk ve köfte vardı. oh ne güzel yedik! o adam bizim diğer kordinatör. karısını dilinden düşürmüyor. pek bir işe yaramıyor. onun da ingilizcesi kötü. enteresan biri o da. ızgaranın başındaki sarışın, fesli çocuk da belarusluymuş. o güne kadar hep leh sanıyordum onu da.

10

11

günün sonunda günün sürprizi vardı: bir tepsi baklava. 20 kişi elini daldırıp tepsiye baklava yerse nasıl keyifli, nasıl lezzetli olurmuş öğrendim. hele ki aylar sonra bunu yemek.. anlatılmaz, ne diyim.. =p

12

12 Nisan 2009 Pazar

skansen

bu haftaki gezimiz bir açık hava müzesine. bu müzede evler var bir ormanın ortasında. radom civarındaki köylerden 'getirilmiş' köy evlerini geziyoruz. evet, getirilmiş evler. nasıl diye sormayın, bu bir muamma.. =) paskalya zamanına denk geldiğimiz için normalden daha çok atraksiyonla karşılaşacağız. önden buyrun lütfen..





bu kurbağaların ne yaptığını sormayın, biz de anlam verebilmiş değiliz. bir tür ayin olsa gerek.. =p o kadar çok kurbağa var ki bu gölün çevresinde adımlarınızı atarken sakınmanız gerekiyor.. bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı. düşün altında ezdiğin binlerce kurbağayı..










çeşitli bölgelerden gelen kadınlar yumurta boyuyorlar burda. geleneksel kıyafetleriyle geleneksel paskalya süslemelerini burada sergiliyorlar. hemen aşağıdaki çocuk kim bilmiyorum ama yumurtaların yanında o da çıkmış fotoğrafta =p







burası itfaiye binası. eskiden köylerde düğünler itfaiye binalarında yapılırmış. onun için süslenmiş bir itfaiye evi görüyoruz..





kuyudan su çekmek hiç bu kadar zor olmamıştı belki..






beyaz boyalı ev demek, evde evlenmemiş bir kız var demekmiş. hani beyaz saflık-temizlik-bekaret ya.. o manada olsa gerek..




geleneksel bir paskalya sofrası görüyoruz burada da..